İşsizlik, enflasyondan kötü… Dar gelirli için, sabit gelirli için; enflasyon da bir bela elbet. Ancak, ücretiniz, geliriniz, enflasyonu bir ölçüde izleyebiliyorsa, evinize bir ekmek götürebilirsiniz en azından. Zaten, anti-enflasyonist politikaları, devamlı kemer sıkmayı yani, alkışlayan sendikaları şaşırarak izliyorum. Onların görevi çalışanlar için, en az enflasyon oranında ücret artışı istemek. Artı milli gelir artışından pay…

Peki ya işiniz yoksa. Geliriniz yoksa yani. O zaman evinize bir ekmeği bile nasıl götürebilirsiniz acaba? Evine ekmek bile götüremeyenin nice olur hali?

“Vay cevizin hali, vay benim halim.”

Gün geçmiyor ki bana, iş isteyen bir işsiz gelmesin. Kimi, iş verme yetkim ve olanağım olmadığını bilmeden. Kimi bile bile, çaresizlikten, bir umuttur diyerek. Belki de eski alışkanlık. Geçmişte çok işsize iş vermiştim çünkü. Bir kısmına, popülist bir yaklaşımla, pek işe yaramasalar bile, sırf işsizlikten kurtulsunlar diye ama pek çoğuna, yatırım yapıp ihracatı artırarak, istihdam olanaklarını artırarak yani, çalışıp üretsinler diye, iş vermiştim…

Şimdiyse? Şoföre gereksinimimiz var örneğin. İşsiz şoför de pek çok. Ama benim yetkim yok.

İyi ki de yok. Bir kaç yüz, hatta bir kaç bin işsizse iş vermek çözüm değil çünkü. Üstelik bu yüzden bir de yargılanıp, adliye koridorlarında sürünmek de var. Tüm davalar beraatle sonuçlandı ama nice eziyetten sonra.

Evet çözüm birkaç bürokratın, yargılanmayı bile göze alıp, bir avuç işsize iş vermesinde değil…

Bilirsiniz, pek çok ekonomik gösterge var: Dış ticaret hacmi örneğin. Ya da dış ticaret hacmi içinde, ihracatın payı, enflasyon oranı gibi. Kalkınma hızı, elbette çok önemli.

Ancak, bunların hiç birisi, temel gösterge değildir.

Bir ekonomik düzenin başarısının temel göstergesi; istihdam düzeyidir. Başka bir deyişle; bir ekonomik düzenin başarısı, cari ücretten çalışmak isteyen insanlara ne oranda iş verebildiği ile, ölçülür…

Ülkemizde pek çok işsizin bulunduğunu, sadece benim gözlerim değil, devletimizin resmi istatistikleri söylüyor. Hem de açık işsiz, gizli işsizler hariç. Gizli işsiz demek, çalışmadığı zaman, üretim azalmasına neden olmayan işçi demek ve de
özellikle KİT’lerimizde pek boldurlar.

İş istemek, dilenmek demek değildir.

Devletin temel görevlerinden biri ise, çalışmak isteyene, iş sağlamaktır. Yatırım yapılmıyorsa, gerektiği biçimde yatırım yapmak, istihdam düzeyini arttıracak ekonomik politikalar izleyip, teknoloji seçiminde, istihdam düzeyini de göz önünde bulundurmak…

Bütün bunlar, serbest piyasa ekonomisinin işleyişini bozmadan yapılabilir ve yapılmalı da.

Ben olsam yapardım…

Gazete Ege, 28 Ekim 1996

Originally posted 2015-11-02 10:55:06.